20. Yüzyılın başlarında başlayan bu hareket, her geçen gün büyümeye başladı. Kimi zaman engellenen kimi zaman tanınmayan kimi zaman yok sayılan bugün, Birleşmiş Milletlerin tanımasıyla dünya genelinde resmileşmiş oldu. Peki aslında böyle bir güne ihtiyaç duyulması, kadınların uğradığı saldırıların, haksızlıkların hala devam ettiğine delalet etmez mi?
Geçmiş yüzyıl birçok konuyla ilgili hak aranan ve günümüz global dünyasını şekillendiren bir süreç olmuştur. Şüphesiz bu yüzyılda dünyada kadın hakları pek çok alanda gelişmiş ve kadınlar yasal olarak haklarına kavuşmuştur. Öyle ki ülkemizde bunun öncüsü olmuş. Türkiye yeni devlet sisteminde, kadına ilk seçme seçilme hakkını veren ülkeler arasına girmiştir. Yine Türkiye’de kadına medeni haklar gibi pek çok ayrıcalıklar tanınmıştır.
Peki Ülkemizde Kadınların Duyulmayan Haykırışı Neden?
Kadınların, kadınlarımızın bu ülke şartlarına bağlı olarak birçok korkusu var. Kimi akşam evine rahat yürüyememekten şikâyet edecektir kimi özgür giyinemediğinden kimi eşinden şiddet gördüğünden kimi tacize uğradığından…
Toplumumuzun sosyo-kültürel anlamda kadına karşı yeterli bilince ulaşmamış olması tüm bu sorunların aslında belli başlı bazı nedenlere dayandığını göstermektedir. İşte 8 Mart gibi günleri bu
yüzden önemsiyoruz. Bu günlerde yeterli farkındalığı oluşturabilecek, halkımızı hem kadın hem erkek ayırt etmeksizin bu konuda bilinçlendirebilecek farkındalıklar ortaya koyulmasını Maya Akademi olarak destekliyoruz. Türkiye’de her geçen gün artan kadın cinayetlerini caydırıcı cezalar vererek, şiddet gören kadınların peşine ise polis takarak değil; bu sorunu okullardan, üniversitelerden, panellerden, tiyatrolardan, sinemalardan, dizi ve filmlerden ve çağımızın en güçlü iletişim kanalı olan sosyal medyadan oluşturulacak farkındalık ile yenebiliriz. Maalesef bu aydınlanma zaman alacağından sesimizi yılmadan ve yorulmadan her zaman daha yüksek çıkarmalıyız.
Maya Akademi ailesi olarak “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nüzü kutlarız.